Progesteroniçeriği olarak 1.jenerasyon olanlarda noretindron, 2. jeneras-yondakilerde levonorgestrel (örneğin Lo-Ovral Tablet, Microgynon Draje), ve 3. jenerasyondakilerde ise gestoden (Ginera Draje, Minulet Draje), desogestrel ( Desolet Tablet, Myralon ) veya norgestrel (Lo Femenal) bulunmaktadır. Polikistik over sendromu kadınlarda yaygın görülen bir endokrin bozukluktur.Her 10 kadından 1’inde ortaya çıkan bu problem, yumurtalıklar, böbrek üstü bezleri, hipofiz bezi ve santral sinir sistemi arasındaki bağlantıların bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkıyor ve çeşitli semptomlarla kendini belli ediyor. Sağlık Bakanlığı, bir süre önce Fransa'da satışı durdurulan 'Diane 35' isimli sivilce ilacını mercek altına aldı. Donecsed odio dui. Duis mollis, est non commodo luctus, nisi erat porttitor ligula, eget lacinia odio sem nec elit. Sed posuere consectetur est at lobortis. Vay Tiền Nhanh. antiandrojen ilaçlardoğum kontrol haplarının etkileriklomifen sitrat ile hamilelikmetformin kullanımı Aşağıdaki ilaçlar, polikistik over sendromunun istenmeyen sonuçlarını değiştirmek üzere, mutlaka doktor tarafından reçete edilmiş olarak Sitrat Klomen-SeropheneAdetin 3. ya da 5. günü başlanır ve 5 gün büyümesini genelde tedavisi 6 ay kontrol hapları Diane 35-Gynelle vb.Hamileliği engelleyen ilaç düzene girmesine yardımcı ay kullanımdan sonra, kıllanmayı azaltır. Ancak mevcut tüyleri asetat içeriği bulunan, diane 35 ve gynelle sık Glukofen-Gluformin-Glucophage-Glifor Şeker diyabet hastalığında kullanılan ilaçlardır ve sendromun insülin direncine etkisini sağlayarak sendromun etkilerini ilaçlar Flutamid-Finasterid-SpiranolaktonTestosteron salgısını yan etkileri kontrol hapları ile analoglarıNadir olarak ve overlerde androjen üretiminin azalmasına yardımcı GestagenSendromun adet düzensizliği etkisi için yazılarımızdan daha fazla bilgi edinebilirsiniz;Polikistik Over Sendromunda Ameliyat TercihiYumurtalıklarda Aşırı Uyarılma OHSSKadınlarda Aşırı Kıl Sorunu HirsutismusOver yumurtalık rezervinin önemi ve testleriKadında kısırlığın nedenleri nelerdir? Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %15 inde görülür. Kadınlarda en sık görülen hormonal hastalık PKOS dur. Yumurtalıklardan salgılanan androjen hormonunun erkeklik hormonları normal kadınlara göre daha fazla üretildiği ve kan şekerini ayarlayan insülin hormonunun da artmasına bağlı olarak oluşan hormonal düzensizlikler sonucu infertilite kısırlık ve hastaların fiziksel görünümlerini etkileyen ileride şeker hastalığı gibi ciddi hastalıklara da neden olan önemli bir sağlık sorunudur. Androjen hormonlarındaki artış ve insülin artışı ile bu hastalarda yumurtlama olmamakta infertilite, adet düzensizlikleri ve vücutta kıllanma, sivilce olmaktadır. Üzerinde bizim de dahil olduğumuz çok araştırmalar yapılmasına rağmen PKOS un nedeni ve nasıl geliştiği tam açıklığa kavuşturulamamıştır. Bir çok araştırmada hastalığın temelinde bir genetik geçiş olduğu ve PKOS olan hastaların kız kardeşleri ve annelerinde bu hastalığın daha sık görüldüğü saptanmıştır. Ancak genetik bozukluğun ne ve nerede olduğu heniz gösterilememiştir. Bizim ve diğer araştırmacıların yaptığı bir çok çalışmada PKOS hastalarının yumurtalıklarında androjenler denen erkeklik hormonunun fazla üretilmesi ve kan şekerini ayarlayan insülin hormonunun bu hastalarda fazla olmasının nedeni olarak yumurtalıklarda bir kısım enzimlerde bozukluklar bulunmuştur. Ancak bu bozukluklar her hastada olmadığından tam olarak nedeni bunlar denememektedir. Hastalığın klinik belirtileri İnfertilite Normal kadınlarda normal bir adet döneminde her ay yaklaşık 15 kadar yumurta olgunlaşmaya başlar 1 tanesi yeterli olgunluğa ulaşıp yumurtalıktan atılıp tüplerin içine alınır. Tüp içinde spermle döllenir. PKOS olan kadınlarda yumurtanın büyüyüp olgunlaşması ve atılması işlemi olmamaktadır. Androjen hormonu ve insülin hormonunun yüksek olmasının ve bu gün tam olarak bilemediğimiz diğer faktörlerin etkisiyle yumurtlama fonksiyonu bozulmaktadır. Polikistik olan yumurtalıklarda içinde henüz olgunlaşmamış yumurtayı barındıran 2-9 mm çapındaki folliküller ultrasonda kist gibi görünürler ve bunların sayıları normal kadınlardan fazladır. PKOS hastalarında Yumurtlama olmadığından infertilite kısırlık oluşmaktadır. Bazı PKOS hastalarda arada nadiren tedavisiz kendiliğinden yumurtlama olabilir ve kendiliğinden gebe kalabilirler. Evli PKOS hastalar en sık olarak infertilite şikayeti ile gelirler. Adet düzensizlikleri Normal kadınlarda yaklaşık ayda 26-32 günde bir adet olurken PKOS hastalarda yumurta gelişip yumurtlama olmadığından 35 günden daha geç adet görebilirler. Bazı hastalar 45 günde bir adet görürken bazıları 2- 3 ayda bir adet olurlar. Hatta bazı PKOS hastalar sadece ilaç kullanarak adet olurlar. Geç adet olduğu gibi bazı PKOS hastalar da sık adet olurlar. PKOS hastalarının yaklaşık %65’i 35 günden daha geç adet olur, %5’ i 3 aydan daha geç olur ve %30’u da yumurtlama olmadığı halde düzenli olarak ayda bir adet görebilir. PKOS hastasının düzenli adet görmesi onlarda her zaman yumurtlamanın olduğu anlamına gelmez. Düzenli adet olan PKOS hastalarında adetin 21-22. günleri kanda progesteron hormonu değerine bakılarak yumurtlama olup olmadığı anlaşılır. Evli olan PKOS hastalar gebelik olmuyor diye gelirken bekar olanlar daha çok adet düzensizliği şikayeti ile başvururlar. Bazı PKOS hastalarda bir süre adet gecikmesini takiben uzun süren aşırı kanamalar olabilir. Bu durum rahimin içini döşeyen endometrium dokusunun yumurtlama olmadığından uzun süre östrojen hormonunun etkisinde kalarak hiperplazi denen aşır kalınlaşması ile olur. Bunlarda küretaj yaparak rahim içinin kazınıp gelen dokuların patolojik tetkikinin yapılması gerekir. Sonuç hiperplazi çıkarsa bunlara özel hormonal tedavi yapılır. Hirsutizm Vücutta erkek tipi kıllanma gelişmesidir. PKOS hastalarının yaklaşık %70-80’inde yüz, göğüs araları ve karın gibi androjen hormonlarına duyarlı bir çok bölgelerde normalde kadınlarda olmayıp erkeklerde olan şekilde siyah kıllar gelişir. Bu durum kadınlarda, ama özellikle genç ve bekar kızlarda psikososyal bozukluklara neden olabilir. Başarılarını ve hayat konforlarını etkiler. Kadınlarda vücuttaki kıl dağılımı, kıl yapısı genetik faktörlere de bağlı olabilir. Babası ve annesinde normalden biraz fazla kıl olan kızlarda PKOS gibi herhangi bir hastalık olmadan vücutlarında kıl gelişimi diğer kadınlardan biraz fazla olabilir. Bu anormal kabul edilmez, ailevi bir durumdur. Böyle kadınların sadece yüz, göğüsler ve karın değil de vücutlarının her yerindeki deride normalde her insanda var olan vellus denen ince tüyler biraz sık ve biraz da uzundur. Bu görünüm hirsutizm değildir. Alt bacak ve ön koldaki normalde her kadında olan kılların biraz sık ve belirgin olması hirsutizm değildir. Akne sivilce ve yağlı cilt Androjenik hormonların fazla üretilmesi veya kıl folliküllerinde bu hormonlara hassasiyetin artması sonucu PKOS hastalarının bir çoğunda özellikle yüzde olmak üzere sivilceler çıkabilir, cilt daha yağlı olabilir. Akne de yüzde skarlar kötü izler bırakarak hirsutizm gibi psikososyal bozukluklara neden olabilir. Bizim yaptığımız çalışmalarda aknesi olan 100 kadından yaklaşık 70’inde androjen fazlalığı tesbit ettik. Bu yüzden aknesi olan kadınlarda özellikle adet düzensizliği de varsa mutlaka PKOS olup olmadığı araştırlmalıdır, çünkü o zaman aknenin tedavisi değişebilir. PKOS olan akneli kadınlarda sadece bir kısım lokal cilt ilaçları kullanıldığında tedavide yetersiz olunabilir, sonra da genç kızların yüzünde skarlar kalabilmektedir. Saç dökülmesi Hirsutizm ve akneye göre daha az görülen bir rahatsızlıktır. PKOS hastalarda erkeklerde olduğu gibi kafada temporal bölgede saç dökülmesi görülebilir. Bu da kadınlarda psikososyal problemlere neden olabilir. Akantozis nigrikans Androjen fazlalığı olan kadınların %5-50’sinde görülür. Ensede, koltuk altları, meme altları ve uyluk gibi bölgelerde deride koyu kadife gibi plaklar şeklinde görülür. İnsülin direnci ve insülin yüksekliğinin varlığı ve şiddeti ile ilişkilidir. Bunlarda şeker hastalığı daha sık çıkar. İnsülin direnci PKOS hastalarda vücutta şeker metabolizmasını ayarlayan insülin hormonuna direnç olabilir bunlarda insülin seviyesinde artış vardır. PKOS hastaların yaklaşık %20-40 kadarında insülin direnci vardır. İnsülin direnci ileriki yaşlarda şeker hastalığı çıkma riskini artırır. Şişman olanlarda insülin direnci ve şeker hastalığı çıkma riski daha yüksektir. Şişmanlık PKOS hastalarında normal kadınlara göre şişmanlık daha sıktır. Bel çevresinin kalça çevresine oranı artmıştır. Özellikle erkek tipi şişmanlık dediğimiz karın bölgesinde olan şişmanlık daha kötüdür. Göbek hizasından ölçülen karın çevresi yaklaşık 88 cm den büyük olanlarda ileriki yaşlarda metabolik sendrom denen kalp damar ve şeker hastalığı gibi riskler artar. Şişman olan PKOS hastalarda adet düzensizliği, kıllanma artışı, sivilce gibi belirtiler daha sık ve daha şiddetlidir. PKOS hastalarda var olan insülin direnci ve insülin artışı şişmanlığın da bunları artırması nedeniyle daha belirgindir. Daha önemli olarak şişman PKOS hastalarda ileride şeker hasatalığı daha sık görülür. Teşhis Bu hastalığın diğer bir çok hastalıktan en önemli farkı bu hastalıkta görülen tüm belirtilerin her hastada olmamasıdır. Bu hastalık heterojen bir hastalıktır. Kısırlık, adet düzensizliği, tüylenmede artış, sivilceler hepsi birlikte her hastada görülmeyebilir. PKOS heterojen bir hastalık olduğundan tanı kriterlerinde 5-10 yılda bir ufak değişiklikler olmaktadır. En son tanı kriterlerine göre Yumurtlama olmaması veya seyrek olması. Androjen erkeklik hormonlarının yüksek olması veya androjen hormonlarının yüksek olmasıyla ortaya çıkan kıllanmada artış hirsutizm veya sivilcelerin bulunması. Ultrasonografik incelemede her bir yumurtalıkta 12 veya daha fazla kist gibi görünen follikül bulunması veya yumurtalıkların irileşmiş >10 mlolması. Bu yukardaki 3 bulgudan 2’si varsa PKOS tanısı konabilir. PKOS da yumurtalıkların ultrasonografik görünümü iri yumurtalık ve artmış folliküller. PKOS da laparoskopi sırasında yumurtalıklar iri görünmekteler. PKOS teşhisi için kan tahlilleri yapıp androjenik hormonların seviyesine veya FSH, LH gibi gonadotropin denen hormonların seviyesine bakmak genellikle gereksizdir ve çoğu kere masrafı ve zahmeti artırmadan başka bir işe yaramaz, tedaviye de bir katkısı yoktur. Çok nadir olarak bazı özel durumlarda hormon tahlillerine gerek duyulur. Çünkü PKOS hastalarının %70 kadarında adetler geç olur bu durum yumurtlama olmadığını gösterir. PKOS hastaların yaklaşık %70-80 kadarında da kıllanmada artış vardır. Bunlar hastayla konuşurken öğrenilecek bilgilerdir. Hastayla konuştuktan sonra muayene aşamasında da zaten ultrasonografiyle bakılıp yumurtalıkların polikistik olup olmadığı görülmektedir. Çok az bir grupta teşhis için tahlil gerekir. PKOS kadınlarda adet düzensizlikleri genellikle ergenlikle başlar, tüylenme de genellikle 15-16 yaşlarında başlayıp yavaş yavaş artar. Birden başlayıp hızlıca artmaz. Herhangi bir yaşta birden başlayıp hızlıca artan tüylenme olursa yumurtalıklarda veya böbrek üstü bezlerinde tümörden şüphelenilip onlara yönelik tetkikler yapılır. PKOS olan hastalar arasında bazen yanlış bir anlama olarak yumurtalıklarında kistler olduğunu sananlar olmaktadır. Bu yanlış anlama hastalığın adında kist geçtiğinden olabilir. PKOS da yumurtalıklarda kist gibi görülen oluşumlar gerçek kist değil bunlar gelişip olgunlaşıp çatlayamamış içinde yumurtayı barındıran follikül denen yapılardır. Yumurtlama sağlayan ilaçlarla bu kist görüntüsü veren folliküller büyütülmektedir. PKOS da uzun dönem etkiler Şeker hastalığı PKOS hastalarda şişman veya normal kilolularda insülin direnci olabileceğinden yaşları da ilerledikçe şeker hastalığı çıkma riski artar. Şişman olanlarda, ailesinde şeker hastalığı olanlarda, akantozis nigrikans olanlar ve yaşı ileri olanlarda bu risk daha fazladır. Yaptığımız bir çalışmada 30-40 yaş arası normal kadınlarda bozulmuş glukoz toleransı gizli şeker hastalığı %5 iken, aynı yaş grubu PKOS olan kadınlarda bu oran 3 katı artmış olarak %17 bulunmuştur. PKOS da takip ve tedavi için özellikle şişman olan, ailesinde şeker hastalığı olan veya ileri yaşdaki PKOS hastalara 75 gr şeker yükleme testi yapılabilir ve bu test 2 yıl gibi aralıklarla tekrarlanabilir. Sadece açlık kan şekerine bakmak yeterli olmamaktadır. Metabolik sendrom Şeker hastalığından başka özellikle şişman PKOS hastalarda henüz kesin gösterilemese de hipertansiyon ve koroner damar hastalıkları artabilir. Endometrium kanseri PKOS kadınlarda rahimin içini döşeyen endometrium denen dokuda kanser gelişme riski artar. Bu risk şişman olanlarda daha fazladır. Endometrium kanseri çoğunlukla menopozdan sonra görülmesine karşılık PKOS olanlarda endometrium kanseri daha erken yaşlarda, 25-30 yaşlarda bile görülebilir. Bu risk artışının birçok nedeni olabilir. Yumurtlama olmadığından endometriumun progesteron hormonunun etkisine girmeyip sürekli östrojen hormonunun etkisinde kalması, şişmanlık ve insülin direncinin bu risk artışında rol oynadığı düşünülmektedir. Uzun süre adet olamama ile endometrium dokusu kalınlaşır hiperplazi ve endometrium kanseri gelişebilir. Uzun süre adet olmamış hastalarda muayenelerde ultrasonografi ile bakınca endometrium tabakası kalınsa buradan parça alınıp patolojik inceleme yapılması önerilir. Endometrium kanseri riskini azaltmak için geç adet görenler veya kendiliğinden görmeyenlerde ilaçlarla adet görmeleri sağlanmalıdır. PKOS tedavisi PKOS hastaların şikayetine göre tedavi yapılır. Tüm belirtiler her hastada olmadığından hastada olan şikayeti ne ise veya hangi şikayetinin tedavisini istiyorsa ona göre tedavi yapılır. Örneğin sadece adetleri geç olarak – 2 ayda bir oluyor bunun için geliyorsa adetleri düzene sokulur. Tüylenmede artış varsa antiandrojenik tedavi verilir. Gebelik istediği halde olmuyorsa buna yönelik tedavi yapılır. Zayıflama PKOS hastalarda şikayeti ne olursa olsun ortak bir konu vardır o da eğer şişmansa mutlaka zayıflaması, normal kilodaysa şişmanlamaması önerilir. PKOS da kilo fazlalığı PKOS da görülen tüm şikayet ve bulguları kötüleştirir, tedavi başarısını da düşürür. Şişmanlık adet düzensizliği, tüylenmede artma, sivilcelerin çıkması ve ciltte yağlanma, gebe kalmada zorluk ve ileride şeker hastalığı riskinde artış, gebe kalırsa düşük riskinde artış, gebelikte şeker hastalığı çıkma riskinde artış ve ileride rahim kanseri riskinde artış gibi olumsuz etkilere neden olur. Bir çok kilolu PKOS hastada zayıflama ile bazen ilaç almadığı halde kendiliğinden adetleri düzene girebilir, kendiliğinden gebe kalabilir, tüylenmesi azalabilir. Zayıflama zor bir konudur ve irade meselesidir. Diyet uzmanından destek alarak diyet ve egzersiz programı ile kilo verilebilir. Bizim de üzerinde bir çok çalışmamız olan metformin şişman ve glukoz intoleransı gizli şeker olan hastalara verildiğinde zayıflamaya da yardımı olabilir. PKOS da şeker hastalığı riskinde artış ve henüz kesin gösterilmese de hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları riskinde artış olmakla birlikte halen yapılan çalışmalarda hayat sürelerinde kısalma görülmemektedir. Adet düzensizliği tedavisi Özellikle bekar genç kızlar veya evli olup ta henüz çocuk istemeyen ve sadece adet düzensizliği şikayeti olan PKOS hastalarda basit günlük haplar kullanılabilir. Diğer bir alternatif tedavide belli aralıklarla progesteron içeren ilaçlarla adet görülebilir. Tüylenmede artmanın hirsutizm tedavisi Tüylenmede artışın kendisi bir hastalık olmayıp PKOS un bir belirtisi olduğundan normalde tüylenmenin tedavisi şart değildir. Ancak özellikle genç kız ve kadınlarda tüylerin gelişmesi onlarda psikososyal problemler yarattığından tedavi gerekir. Yeterli çocuğu olan yaşı da biraz ilerlemiş başka problemleri ön plana çıkmış kadınlar bu kozmetik problemi fazla önemsemeyebilirler. Tüylenmesi olan kadınlar eğer şişmansa zayıflamaları da önerilir. Sadece yüzde hafif tüylenme varsa ilaç tedavisi yerine güvenilir ellerde termolizis veya lazer tedavisi yapılabilir. Tüylenme yaygın ve şiddetli ise ilaç tadavisi yapılır. En sık kullanılan ilaçlar antiandrojenik siproteron asetat içeren günlük hap olan Diane 35 ve Spironolakton Aldakton gibi ilaçlardır. Diane 35 aynı zamanda adetleri de düzenler ve gebelikten korur. Aldakton düzensiz sık adet kanamalarına neden olabilir. Hem gebelikten korunmak hem de sık kanamaları önlemek için Aldakton ile birlikte doğum kontrol hapı da alınabilir. Tıpta ilk defa bizim kullandığımız ve daha sonra yaygınlaşan kombine tedavi olan Diane ile birlikte Aldakton tedavisi de kullanılabilir. Bu iki ilacın birlikte kullanılması ile ilaçların etkinliği artar, adetler düzene girer ve aynı zamanda gebelikten de korunulur. Tüylenmede kullanılan antiandrojen ilaçlar gebelik olursa erkek bebeğe önemli riskleri olabildiğinden bu ilaçları alırken gebelikten korunulmalıdır. Kıllar 3-4 ay gibi belli bir sürede büyüyüp döküldüğünden tüylenmede kullanılan ilaçların etkisi geç ortaya çıkar. İlaçlar mevcut tüylerin ömrü sona erip dökülünce yeni çıkacak tüylerin çıkmasını azaltır. İlaçların etkisi 6 aydan sonra görülür. İlaçlar 9 ay – 1 yıl alınmalıdır. Diane kullanırken 3 ayda bir karaciğer fonksiyonlarına bakılır. Flutamid karaciğere önemli yan etkisi olduğundan kullanılmamalıldır. Akne sivilce ve yağlı cilt tedavisi Sivilce ve yağlı cilt şikayeti olan kadınlarda PKOS varsa bir kısım lokal cilt ilaçlarından ziyade antiandrojen tedaviden yarar görürler. PKOS da infertilite tedavisi Evli PKOS kadınlar genellikle infertilite kısırlık şikayeti ile başvurur. PKOS da yumurtlama çok seyrek veya hiç olmadığından infertilite olur bu yüzden tedavide yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılır. Şişmansa gebelik başarısını düşüreceği ve gebelikte de bir çok riskleri artıracağından mutlaka zayıflama önerilir. Yumurtlamayı sağlamak için ilk basamak ilaç ucuz, tedavisi kolay, yan etkisi az ve mutlak takibi gerektirmeyen klomifen sitrattır Klomen, serophen, gonaphen, klomid. Kadının yaşına göre değişmekle birlikte 3-6 siklus klomifen tedavisi yapılabilir. Klomifen en çok günde 150 mg kullanılır. Bu dozda yumurta gelişmezse bu tedavi bırakılır. 6 siklus klomifen tedavisi ile %20-40 gebelik olabilir. Klomifen tedavisi ile yumurtlama olmaz veya gebelik olmazsa ikinci basamak tedavisi olan gonadotropinlere geçilir. PKOS da gonadotropin olarak FSH tedavisi Gonal F, Puregon, Menopur kullanılır. PKOS hastalarda bu tedavi son derece önemlidir. PKOS da yumurtalıklarda fazla follikül olduğundan bu ilaçlara PKOS yumurtalıkları aşır hassastır. Bu tedavi mutlaka tecrübeli ellerde yapılmalıdır. İlaçlar düşük dozda başlanır, yumurta gelişmezse 7 gün aralıklarla yine çok düşük dozlarda artış yapılır ve yakından takip edilir. İyi yönetilemezse bu tedaviyle karın içinde aşırı su toplanmasından ölüme kadar gidebilen riskler olabilir. 3-4 siklus tedavi ile %50-60 gebelik sağlanabilir. Bu günlük iğne tedavisi ile gebelik olmayan hastalarda sonraki tedavi basamağı tüp bebek tedavisidir. Tüp bebek tedavisi sırasında da uygulanan tedavi protokolü ve ilaçların dozu ve takibi çok önemlidir yumurtalıklar aşırı cevap verip ovaryan hiperstimulasyon aşırı uyarım sendromu gelişebilir. Tedavi tecrübeli kişilerce yürütülmelidir. PKOS hastalarda tüp bebek tedavisi ile gebelik başarısı diğer hasta gruplarından iyidir. Metformin glikofaj, glikofen 15 yıl önce dünyada infertilitede ilk kullanan gruplardan biri de biz olduğumuz bu ilacın klomifene bir üstünlüğü olmadığından günümüzde kullanımı sınırlıdır. İnsülin direnci olan, bozulmuş glukoz toleransı olan PKOS hastalarda kullanılabilir. Rahim endometrium kanseri riskini önlemek için Uzun süre adet gecikmesi olan hastalarda ultrasonografi ile bakınca endometrium tabakası kalınsa endomerial hiperplazi veya endometrium kanseri olabilir buradan parça alınıp patolojik inceleme yapılması önerilir. Endometrium kanseri riskini azaltmak için geç adet görenler veya kendiliğinden adet görmeyenlerde ilaçlarla adet görmeleri sağlanmalıdır Ürogenital Sistem ve Cinsiyet Hormonları » Cinsiyet Hormonları ve Genital Sistem » Antiandrojenler » Antiandrojenler ve Östrojenler » Siproteron ve ÖstrojenFormülüBir draje, 2 mg Siproteron asetat ve mg Etinilestradiol maddelerŞekerDemir oksid pigmenti, sarıTitanyum dioksidFarmakolojik özellikleriEndikasyonlarıKadında androgenlere bağlı hastalıklarda, örn. bariz akne formlarında, özellikle sebore,iltihap veya nedbe oluşumuyla birlikte seyreden olgularda Acne papulopustulosa, Acnenodulocystica; androgenetik alopesi ve hafif hirsutismus arzusu olmayan kadınlarda polikistik over sendromuKontrendikasyonlarıEstrogen/progestogen kombinasyonları içeren preparatlar aşağıda belirlenen durumlardakullanılmamalıdır. İlk kez kombine oral kontraseptif kullanırken aşağıdaki durumlardanherhangi birinin görülmesi halinde kullanım derhal durdurulmalıdır.• Venöz veya arteriyel trombotik/tromboembolik olayların örneğin derin ven trombozu,pulmoner emboli, miyokard enfarktüsü veya serebrovasküler bir olayın varlığı ya daöyküsü,Bir tromboz prodromunun varlığı ya da öyküsü örneğin geçici iskemik atak, anginapektoris• Fokal nörolojik semptomlu migren öyküsü• Damar tutulumlu diabetes mellitus• Venöz veya arteriyel tromboz için risk oluşturan şiddetli veya çok sayıda faktörünvarlığı bir kontrendikasyon oluşturabilir Bkz. uyarılar,önlemler.• Pankreatit veya şiddetli hipertrigliseridemi ile bağlantılı pankreatit öyküsü.• Şiddetli karaciğer hastalığı varlığı veya karaciğer fonksiyon değerleri normaledönmedikçe öyküsü• Benign veya malign karaciğer tümörü varlığı ya da öyküsü• Eğer seks steroidlerinden etkileniyorsa genital organların veya memenin bilinen ya daşüpheli malign hastalıkları• Tanı konmamış vaginal kanama• Gebelik varlığı ya da şüphesi• Laktasyon• Aktif ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlıkDiane-35 erkeklerde gibi estrogen/progestogen kombinasyonları ile ilgili klinik ve epidemiyolojikdeneyimler büyük oranda kombine oral kontraseptiflere dayanmaktadır. Bu nedenle,kombine oral kontraseptiflerin kullanımı ile ilgili aşağıdaki uyarılar Diane-35 için tanımlanan durumlardan ya da risk faktörlerinden herhangi biri mevcutsa Diane-35 kullanımının yararı ve olası riskleri her bir kadın için ayrıca karşılaştırılmalı ve kullanımabaşlamadan önce tartışılmalıdır. Aşağıdaki durumların ya da risk faktörlerinin herhangibirinin alevlenmesi, tekrarlaması ya da ilk kez ortaya çıkması durumunda kullanıcıhekimine başvurmalıdır. Kullanımın devamına ya da kesilmesine hekim karar vermelidir.• Dolaşım bozukluklarıEpidemiyolojik çalışmalar kombine oral kontraseptif kullanımı ile miyokard enfarktüsü,inme, derin ven trombozu ve pulmoner emboli gibi arteriyel ve venöz trombotik vetromboembolik hastalık riskindeki artış arasında bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Ancakbu durumlara nadiren ven trombozu ve/veya pulmoner emboli şeklinde ortaya çıkan venöz tromboembolitüm kombine oral kontraseptiflerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilmektedir. Oralkontraseptif kullanmayanlardaki yaklaşık venöz tromboemboli insidansı kadınyılında iken, düşük doz estrogen içeren < mg etinilestradiol kombine oralkontraseptif kullanıcılarındaki bu oran kadın yılında 4'tür. Gebelikle ilişkili venöztromboemboli insidansı gebe kadın yılında hepatik, mezenterik, renal, serebral veya retinal venler ve arterler gibi diğerkan damarlarında oluştuğu oldukça nadir olarak bildirilmiştir. Bu olayların kombine oralkontraseptif kullanımı ile ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği konusunda bir görüş ya da arteriyel trombotik/tromboembolik olaylar veya serebrovasküler bir olay şubulgularla beraber olabilir Bacakta tek taraflı ağrı ve şişme; sol kola yayılmasa da göğüsteani şiddetli ağrı; ani nefes alma güçlüğü; ani öksürük başlangıcı; alışılmadık, şiddetli,uzamış baş ağrısı; ani kısmi ya da tam görme kaybı; diplopi; bozulmuş konuşma veyaafazi; vertigo; fokal nöbetlerle görülen veya görülmeyen koma, vücudun bir yarısını ya dabir kısmını birdenbire etkileyen zayıflık veya çok belirgin uyuşukluk; motor bozukluklar;akut veya arteriyel trombotik/tromboembolik durumlar ya da serebrovasküler olay riskiaşağıdaki faktörlerle artar- Yaş- Sigara çok sigara içme ve ilerleyen yaşla, özellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda riskdaha fazla artar- Pozitif aile öyküsü bir kardeşte ya da anne-babada daha erken yaşlarda venöz veyaarteriyel tromboemboli. Eğer kalıtsal bir predispozisyondan şüphelenilirse, kombineoral kontraseptif kullanımına karar verilmeden önce bir uzmana Obesite vücut ağırlık indeksinin 30 kg/m2 üzerinde olması- Dislipoproteinemi- Hipertansiyon- Migren- Kalp kapak hastalığı- Atriyal fibrilasyon- Uzun süreli immobilizasyon, majör cerrahi girişim, bacaklara herhangi bir cerrahigirişim, majör trauma. Bu durumlarda kombine oral kontraseptif kullanımının elektifcerrahi girişim durumunda 4 hafta önceden olmak üzere kesilmesi ve tamamenremobilize olunmasını takiben 2 haftadan önce başlanmaması venlerin ve yüzeysel tromboflebitin venöz tromboembolideki olası rolü konusundagörüş birliği süresince söz konusu olacak tromboemboli riski gözönüne alınmalıdırGebelik ve laktasyon için ilgili bölüme bakınız.Dolaşım sisteminin advers olayları ile ilişkilendirilebilecek diğer durumlar arasında diabetesmellitus, sistemik lupus eritematozus, hemolitik üremik sendrom, kronik enflamatuvarbarsak hastalığı Crohn hastalığı veya ülseratif kolit ve orak hücreli anemi oral kontraseptif kullanımı sırasında migren sıklığı veya şiddetindeserebrovasküler bir olayın öncüsü olabilecek bir artış kullanımı derhal kesmek için birneden veya arteriyel trombozun kalıtsal veya edinilmiş predizpozisyonunun göstergesiolabilecek biyokimyasal faktörler arasında aktive protein C APC rezistansı,hiperhomosisteinemi, antitrombin-III yetersizliği, protein C yetersizliği, protein S yetersizliğive antifosfolipid antikorları antikardiyolipin antikorları, lupus antikoagulanı karşılaştırmasını yaparken hekim herhangi bir durumun uygun tedavisinintromboz riskini azaltacağını ve gebelik sırasındaki tromboz riskinin kombine oralkontraseptif kullanımı ile birlikte olandan daha yüksek olduğunu göz önüne almalıdır.• TümörlerBazı epidemiyolojik çalışmalarda uzun süre kombine oral kontraseptif kullananlardaservikal kanser riskinin arttığı bildirilmiştir. Ancak bu bulguların cinsel davranış ve humanpapilloma virusu HPV gibi diğer faktörlerin yanıltıcı etkileri ile hangi noktaya kadarilişkilendirilebileceği konusundaki tartışma halen epidemiyolojik çalışmanın meta-analizi sonucu halen kombine oral kontraseptif kullanankadınlarda tanı konan meme kanseri relatif riskinde hafif bir artış saptanmıştır RR= artmış risk kombine oral kontraseptifin kesilmesini takiben on yıl içinde azalarakkaybolmaktadır. Meme kanseri 40 yaşın altındaki kadınlarda nadir olduğundan, halenkombine oral kontraseptif kullanan ya da kullanmış olanlarda konulan meme kanseritanılarındaki artış, tüm meme kanseri riski ile karşılaştırıldığında düşüktür. Anılançalışmalar nedensellik ilişkisi konusunda kanıtlar getirmemektedir. Gözlenen artmış riskpaterni, kombine oral kontraseptif kullanıcılarında meme kanserinin daha erkentanınmasına, kombine oral kontraseptiflerin biyolojik etkilerine veya ikisininkombinasyonuna bağlı olabilir. Kombine oral kontraseptif kullanmış olanlarda tanı konanmeme kanserleri hiç kullanmamış olanlara göre klinik olarak daha az ilerlemiş olma oral kontraseptif kullananlarda, nadir olgularda iyi huylu, ileri derecede nadirolgularda da habis karaciğer tümörleri gözlenmiştir. Sınırlı olguda bu tümörler ciddiintraabdominal kanamalara sebep olmuştur. Kombine oral kontraseptif kullanan kadınlardaşiddetli üst batın ağrısı, karaciğer büyümesi veya batın içi kanama belirtileri söz konusuolduğunda, bir karaciğer tümörü ayırıcı tanıda göz önüne alınmalıdır.• Diğer durumlarHipertrigliseridemi varlığı ya da aile öyküsü kombine oral kontraseptif kullanımında artmışpankreatit riskine neden oral kontraseptif kullanan birçok kadında kan basıncında küçük artışlarbildirilmişse de, klinik açıdan önemli artışlar nadirdir.. Ancak kombine oral kontraseptifkullanımı sırasında, klinik olarak anlamlı ve geçmeyen hipertansiyon gelişmesi durumundahekimin kombine oral kontraseptifi kesmesi ve hipertansiyonu tedavi etmesi uygun normotansif değerler antihipertansif tedavi ile sağlanabiliyorsa ve uygun bulunursakombine oral kontraseptif kullanımına tekrar koşulların hem gebelikte hem de kombine oral kontraseptif kullanımı ilebozulduğu bildirilmiştir, ancak kombine oral kontraseptif kullanımı ile ilişkili kanıtlaryetersizdir Sarılık ve/veya kolestazise bağlı kaşıntı, safra taşı oluşumu, porfiri, sistemiklupus eritematozus, hemolitik üremik sendrom, Sydenham koresi, herpes gestationis,otoskleroza bağlı duyma fonksiyonlarının akut veya kronik bozulmaları, karaciğer fonksiyon testlerininnormale dönmesine kadar kombine oral kontraseptif kullanımının kesilmesini kez gebelikte ya da daha önce seks steroidlerinin kullanımı sırasında oluşmuş olan kolestatik sarılığın tekrarlaması kombine oral kontraseptif kullanımının oral kontraseptifler periferik insülin direnci ve glukoz toleransı üzerinde etkiliolabiliyorsa da, düşük dozlu < mg etinilestradiol kombine oral kontraseptif kullananbir diyabetik hastada tedavi rejiminde değişiklikler yapma gerekliliğini gösteren bir kanıtyoktur. Ancak diyabetik kadınlar kombine oral kontraseptif kullanımı süresince hastalığı ve ülseratif kolit kombine oral kontraseptif kullanımı ile özellikle kloazma gravidarum öyküsü olan kadınlarda bazen eğilimi olan kadınlar kombine oral kontraseptif kullandıkları sürece güneşeveya ultraviyole ışınlarına maruz kalmaktan yakınması olan ve semptomları yakın zamanda ortaya çıkmış veya anlamlıderecede ilerleme göstermiş kadınlarda nedenler androgen-üreten tümör, adrenal enzimdefekti ayırıcı tanı ile açığa Azalmış etkinlikDiane 35'in etkinliği draje alımı unutulduğunda Bkz. Draje alımı unutulduğunda, midebarsakbozuklukları olması halinde Bkz. Mide-barsak bozuklukları durumunda ya da eşzamanlı ilaç tedavilerinde Bkz. İlaç Etkileşimleri Azalmış siklus kontrolüTüm kombine oral kontraseptiflerde, özellikle kullanımın ilk aylarında düzensiz kanamalarlekelenme veya ara kanamaları gelişebilir. Bu nedenle herhangi bir düzensiz kanamanındeğerlendirilmesi yaklaşık 3 siklusluk bir adaptasyon süresinden sonra kanama düzensizliği devam eder veya kanamalar düzenliyken ortaya çıkarsa nonhormonaletkenler göz önüne alınmalı ve malignite veya gebeliğin ekarte edilmesi içinkürtajın da dahil olabileceği uygun tanısal girişimlerde kadınlarda draje alınmayan dönemde çekilme kanaması oluşmayabilir. Eğer kombineoral kontraseptif, "Kullanım Şekli ve Dozu" bölümünde belirtilen şekilde kullanıldıysakadının gebe olması beklenmemektedir. Ancak kombine oral kontraseptif, ilkgerçekleşmeyen çekilme kanamasından önce kullanım kurallarına uygun kullanılmadıysaya da çekilme kanaması iki kez gerçekleşmediyse kombine oral kontraseptif kullanımınadevam etmeden önce gebelik ekarte ve laktasyonGebelik süresince Diane-35 kullanımı kontrendikedir. Diane-35 kullanımı sırasında gebelikoluşursa kullanım derhal kullanımı laktasyon süresince de kontrendikedir. Siproteron asetat, laktasyondakikadınlarda süte geçer. Maternal dozun yaklaşık % süt aracılığı ile yeni doğanageçecektir ve bu da 1µg/kg doza eşdeğerdir. Etinil estradiol maternal dozun ise % sırasında yeni doğana süt aracılığı ile kategorisi X' etkiler/Advers etkilerKombine oral kontraseptiflerin kullanımıyla ilişkilendirilen en ciddi yan etkiler"Uyarılar/Önlemler" bölümünde ele alınmıştır. Aşağıdaki diğer yan etkiler kombine oralkontraseptif kullanıcılarında bildirilmiş ve ilişkileri ne doğrulanmış ne de yanlışlığıkanıtlanmıştır.− Meme hassasiyet, ağrı, salgı− Santral sinir sistemi başağrısı, migren, libidoda değişiklikler, depresif duygudurumu, duygu durum değişiklikleri− Gastrointestinal sistem bulantı, kusma, diğer gastrointestinal yakınmalar.− Deri çeşitli deri hastalıkları ör döküntü, eritema nodozum,eritema multiforme.− Ürogenital sistem vaginal salgıda değişiklikler− Gözler kontakt lense toleranssızlık− Çeşitli sıvı tutulumu, vücut ağırlığında değişiklik, aşırı duyarlılıkreaksiyonuİlaç etkileşimleriOral kontraseptifler ve diğer ilaçlar arasındaki etkileşimler ara kanamalara ve/veyakontraseptif başarısızlığa yol açabilirler. Aşağıdaki etkileşimler literatürde metabolizma Mikrozomal enzimleri etkileyen ilaçlarla ör. fenitoin, barbitüratlar,primidon, karbamazepin rifampisin ve muhtemelen okskarbazepin, topiramat, felbamat,ritanovir, griseofulvin ve "St. John's wort" içeren ürünler olan etkileşimler, sekshormonlarının klerensinin artması ile dolaşımla etkileşmeler Belirli antibiyotik ajanların ör. penisilinler,tetrasiklinler verilmesi durumunda estrogenlerin enterohepatik dolaşımının azalabileceğinive bunun da etinilestradiol düzeylerini azaltabileceğini savunan klinik raporlar belirtilen ilaçlardan herhangi biri ile kısa süreli tedavi edilmekte olan kadınlar,Diane 35 dışında geçici olarak bir bariyer yöntemi kullanmalı ya da başka birkontrasepsiyon yöntemi seçmelidirler. Mikrozomal enzim indüksiyonu yapan ilaçlar ilebirlikte kullanımları süresince ve tedavinin kesilmesini takiben 28 gün boyunca bariyeryöntemi kullanmalıdırlar. Antibiyotik tedavisi rifampisin ve griseofulvin dışında alankadınlar, ilacın sonlanmasını takiben 7 gün boyunca bariyer yöntemi kullanmalıdırlar. Eğereş zamanlı tedavi Diane 35 kutusundaki drajelerin bitiminden sonra devam ediyorsa, birsonraki kutuya ara vermeden devam 35 gibi estrogen/progestogen kombinasyonları diğer ilaçların metabolizmaları ileetkileşebilmektedir. Buna bağlı olarak plazma ve doku konsantrasyonları etkilenebilir Olası etkileşmeleri belirlemek amacıyla eşzamanlı kullanılacak ilacın testleri ile etkileşmelerDiane-35 gibi preparatların kullanılması, karaciğer, tiroid, adrenal ve renal fonksiyonlarınbiyokimyasal parametrelerini, kortikosteroid bağlayıcı protein ve lipid/lipoproteinfraksiyonları gibi taşıyıcı proteinlerin plazma düzeylerini ve karbonhidrat metabolizması,koagulasyon ve fibrinoliz parametrelerini içeren bir grup laboratuvar testinin sonuçlarınıetkileyebilir. Değişiklikler genellikle normal laboratuvar değerleri sınırları içinde şekli ve dozuDiane-35 kullanımına tekrar başlayacak ya da yeni başlayacak olanların"Kontrendikasyonlar" ve "Uyarılar/Önlemler" bölümleri dikkate alınarak anamnezi tamolarak alınmalı ve fizik muayenesi yapılmalı, Diane-35 kullanımı süresince de periyodikolarak tekrarlanmalıdır. Özellikle kontrendikasyonlar örneğin geçici iskemik atak veya riskfaktörleri örneğin ailede venöz veya arteriyel tromboz öyküsü Diane 35 kullanımısüresince ilk kez ortaya çıkabileceğinden, periyodik medikal değerlendirme önem taşır. Budeğerlendirmelerin sıklığı ve içeriği, kabul edilmiş kurallara dayanarak her kullanıcıya göreadapte edilmeli, ancak genel olarak servikal sitoloji de dahil olmak üzere genel olarak kanbasıncı, memeler, batın ve pelvik organları özellikle oral kontraseptiflerin HIV enfeksiyonları AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşanhastalıklara karşı koruyucu olmadığı konusunda terapötik etkinliğin ve istenen kontraseptif korumanın sağlanması için düzenliolarak kullanılmalıdır. Diane-35'in doz rejimi bilinen birçok kombine oral kontraseptifebenzemektedir. Bu nedenle aynı uygulama kuralları geçerlidir. Diane-35'in düzensiz alımıara kanamalara neden olabilir ve terapötik/kontraseptif güvenilirliği bozabilir.• Diane-35 kullanımıDrajeler, paketin üstünde gösterildiği yönde, hergün yaklaşık aynı zamanda bir miktarsuyla alınmalıdır. Birbirini izleyen 21 gün boyunca hergün bir draje alınır. Her bir sonrakipakete 7 günlük, sıklıkla çekilme kanamasının izlendiği, draje alınmayan dönemi takibengeçilir. Bu kanama genellikle son drajenin alınmasını takiben gün başlar ve birsonraki pakete başlandığında kesilmemiş olabilir.• Başlangıç- Bir önceki ay hormonal kontraseptif kullanımı yoksaDraje alımı kadının doğal siklusunun birinci günü menstrüel kanamanın ilk günübaşlamalıdır. 2-5. günlerde başlanması da kabul edilebilir ancak bu durumda drajealımının ilk 7 günü boyunca ilk siklusta ek bir bariyer yöntemi Diğer bir kombine oral kontraseptif formundan geçişTercihen önceki kombine oral kontraseptifin son aktif drajesini izleyen gün Diane-35alımına başlanmalıdır. En geç ise drajesiz dönemi ya da plasebo draje dönemini izleyengün Yalnız progestagen içeren bir yöntemden minipil, enjeksiyon, implant ya daprogesteron salınımlı rahim içi sistemden RİS geçişMinipilden herhangi bir günde, RİS veya implanttan çıkarıldığı gün, enjeksiyonda ise birsonraki enjeksiyonun yapılması gereken gün geçiş yapılabilir. Ancak tüm bu koşullardadraje alımının ilk 7 günü ek bir bariyer yönteminin kullanılması İlk trimestr düşüğünü takibenHemen başlanabilir. Ek kontraseptif önlemler alınmasına gerek Doğumu veya ikinci trimestr düşüğünü takibenEmziren kadınlar için bkz. Gebelik ve veya ikinci trimestr düşüğünü takiben 21-28. günlerde başlanması önerilir. Dahasonra başlandığı takdirde draje alımının ilk 7 günü ek bir bariyer yöntemi o zamana kadar ilişki gerçekleştiyse, Diane-35 kullanımı başlamadan önce gebelikekarte edilmeli veya ilk menstrüel kanama Draje alımı unutulduğundaEğer kullanıcı drajesini almakta 12 saatten daha az geç kalmışsa kontraseptif koruyuculukazalmaz. Hatırlanır hatırlanmaz draje alınmalı ve sonraki drajeler de her zamanki gibialınmaya devam 12 saatten daha fazla gecikme olmuşsa kontraseptif koruyuculuk azalmış olabilir. Budurumda 2 basit kural Draje alımına hiç bir zaman 7 günden fazla ara Hipotalamus-hipofiz-over aksının uygun şekilde baskılanması için 7 gün boyunca aralıkvermeden draje alınması bağlı olarak günlük uygulamada şu öneriler verilebilir1. Hafta Aynı zamanda iki draje almak anlamına gelse de, kullanıcı unuttuğu drajeyihatırlar hatırlamaz içmelidir. Kalan drajelerini normal zamanında kullanmaya devamedebilir. İlk 7 gün içinde kondom gibi ek bir bariyer yöntemi kullanmalıdır. Bu 7 gündenönce cinsel birleşme olmuşsa gebelik olasılığı gözönüne alınmalıdır. Ne kadar çok drajeunutulursa ve bu drajelerin unutulduğu gün drajesiz döneme ne kadar yakınsa gebelik riskio kadar Hafta Aynı zamanda iki draje almak anlamına gelse de, kullanıcı son unuttuğu drajeyihatırlar hatırlamaz içmelidir. Kalan drajelerini normal zamanında kullanmaya devamedebilir. Eğer ilk unutulan drajeye kadar 7 gün boyunca drajeler hatasız alınmışsa ekyöntem kullanmaya gerek yoktur. Aksi takdirde ya da kadın birden fazla draje unutmuşsa 7gün boyunca ek önlemler Hafta Drajesiz dönemin yaklaşıyor olması nedeni ile güvenilirlikte azalma riskiyüksektir. Yine de, draje alımında ayarlamalar yapılarak kontraseptif korumada azalmaönlenebilir. Eğer unutulan drajeden önceki 7 gün boyunca drajeler doğru olarak alındıysa,aşağıdaki iki seçenekten birinin uygulamasıyla ek bir kontraseptif yönteme gerek takdirde bu seçeneklerden ilki seçilip, ayrıca 7 gün boyunca ek önlemler Aynı zamanda iki draje almak anlamına gelse de kullanıcı son unuttuğu drajeyi hatırlarhatırlamaz içmelidir. Kalan drajelerini normal zamanda kullanmaya devam edebilir. Birsonraki kutuya 7 gün ara vermeden mevcut kutu biter bitmez başlanmalıdır. Kullanıcıdaikinci kutunun sonuna kadar bir çekilme kanaması beklenmez. Ancak draje alındığıgünlerde lekelenme veya ara kanaması Kullanmakta olduğu kutuyu bırakması önerilebilir. 7 günlük drajeyi unuttuğu günlerdahil aradan sonra yeni kutuya almayı unutan kullanıcıda ilk drajesiz dönemde beklenen çekilme kanamasıgörülmezse gebelik olasılığı gözönüne bozuklukları durumunda Şiddetli gastrointestinal bozuklukların olmasıdurumunda emilim tam olmayabilir ve ek kontraseptif önlemler draje alımını takiben 3-4 saat içinde kusma olursa emilim tam durumda unutulan drajeler için verilen öneriler Bkz. Draje alımı unutulduğundageçerlidir. Eğer kadın normal draje alma programını değiştirmek istemezse, gerekenekstra drajeleri başka bir kutudan süresi klinik tablonun ciddiyetine bağlıdır; genel olarak tedavinin aylarca kaybolduktan sonra Diane 35 kullanımına 3-4 siklus daha devam edilmesiönerilmektedir. Kullanımın kesilmesinden haftalar ya da aylar sonra tekrarlama olmasıdurumunda Diane 35 tedavisine tekrar aşımıİlacın aşırı dozda alınmasından sonra herhangi ciddi bir zararlı etki rapor edilmemiştir. Bugibi durumlarda görülebilecek semptomlar bulantı, kusma ve genç kızlarda hafif vajinalkanamadır. Antidotu yoktur ve tedavi semptomatik FirmaBayer Türk Kimya San. Tic. Ltd. 216 528 36 00Email [email protected] İlaç Bilgileri Güncelleme Tarihi Diane-35 21 DrajeYerli, Beşeri bir ile Bu ilaç uzun süredir piyasada Maddesi Siproteron Asetat + Etinilestradiol Barkod Numarası 8699546123179 İlaç Fiyatı 4258,84 TL Seval Taşdemir Cevabı Eğer kilo probleminiz yok ise ve doğum kontrol hapı kullanımı sonrasında adet düzensizliği de olmuyorsa doğum kontrol hapını bıraktıktan hemen sonra gebe kalabilirisiniz. AA Soru Sahibi 27 Şubat 2015 1524 iyi günler hocam..22 yaşında kızım var ve bekar troid bezleri çalışmıyo 5 senedir ilaç kullanıyo geçen sene adet düzensizliği nedeniyle doktora gitti polikistik over çıkmıştı doktor diane 35 verdi 1 sene boyunca kullandı bu sürede adetleri hep düzenliydi 2 ay önce ilacı bıraktı doktor polikistik over a rastlanmadı dedi ama bu ay adeti yine gecikti acaba doktora tekrar gitmelimi yoksa kullandığı ilacın etkisiylemi böyle oluyo?teşekkür ederim.. 0 0 1 cevap 000 görüntülenme Cevaplar 1 Adet gecikmesinin gerçek nedeni ancak muayene-ultrasonografi-hormonal değerlerine bakılarak doktor kontrolü ile anlaşılabilir. Hoşçakalın 28 Şubat 2015 1015 Doktorun Cevapladığı Diğer Sorular Kadın Hastalıkları ve Doğum İle İlgili Diğer Uzmanlar

polikistik over diane 35 kullanımı