Genellikle kronik olmayan göz kuruluğu tedavisinde kullanılır. Kronik olmayan göz kuruluğu tedavisi geçici bir süre uygulanır ve hastalık ortadan kalkınca sonlandırılır.
Gözkuruluğu sendromunda görülen en sık sebep budur. LASİK gibi lazer tedavilerinden sonra kuruluk oluşur ancak genellikle geçicidir. Kuru göz belirtileri 1 ile 6 ay içinde kaybolur. Kuru Göze Yola açan İlaçlar. - Antihistaminik ve Dekonjestan ilaçlar: Allerji, girip, sinüzit gibi problemlerde kullanılırlar. -Antidepresanlar.
Günümüz teknolojisindeki gelişmeler sayesinde lazer tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedilmiş durumda. 11:23 Son Güncelleme keratokonus, glokom, üveit ve ileri derece göz
Göz Kuruluğu Hindistan Cevizi Yağı. 2 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı; Bir miktar temiz pamuk. Doğal olarak kuruluğun tedavisi için bitkisel yağ olan Hindistan cevizi yağı kompres olarak göz kapağı üzerine uygulanması oldukça etkili olacaktır. Bölgede meydana gelen tahriş olma sonucunda ya da kuruluğun ciddi oranda
Kuru göz hastalığının başlıca belirtileri arasında; kızarıklık, acıma, yanma ve batma, bulanık görme, yapışma, takılma hissi, aşırı sulanma geliyor. Ayrıca A vitamini eksikliklerinde de kuru göz ortaya çıkabiliyor. Göz kuruluğunun körlüğe kadar gidebilecek bir sorun olduğunu ifade eden Dr. Emel Çolakoğlu
Vay Tiền Nhanh. Son 10 yılda göz kuruluğu insanları göz hekimlerine götüren en önemli şikayetlerden biri haline geldi. Göz Kuruluğunun Tedavisinde Kanser İlacı Teknolojinin gelişmesi, atmosferdeki değişimler ve tabiî ki çalışma şartlarındaki değişikliklerle son 10 yılda göz kuruluğu insanları göz hekimlerine götüren en önemli şikayetlerden biri haline geldi. Gözde yanma, batma, kızarma, kumlanma, göz yorgunluğu, kontak lens takmada zorluk gibi şikayetler ile ortaya çıkabilen göz kurluğunun ileri aşamalarında göz tahriş olmasına ve ciddi sorunlara neden olabilir. Günümüzde göz kuruluğu çoğu insanda, kronik bir rahatsızlık halini almıştır. Dünyagöz Hastanesi doktorlarından Nursen Şen’e göz kuruluğunun nedenlerini ve tedavisini sorduk. "Gözyaşının temel görevleri; Gözün şeffaf ön yüzeyi olan korneanın sinirlerinin tahriş olmasını engellemek ve gözün net, rahat görüşünü sağlamaktır. Gözün ön tabakasını kaplayarak pürüzsüz hale getiren gözyaşı, gözün oksijen almasını ve beslenmesini sağlar. Yapısında bulunan maddeler sayesinde dışarıdan gelen hastalıklara karşı gözün savunma bariyeri konumundadır ve yabancı maddelerin göze teması durumunda gözü yıkayarak temizlemektedir. Gözyaşının görevlerinden de anlaşılacağı gibi eksikliği gözde uzun vadede ciddi problemlere hatta körlüğe gidebilecek durumlara yol açabilir. Bu sebeple ciddi olarak değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Göz kuruluğu kimlerde görülür Günümüzde maalesef zamanımızın büyük kısmını klimalı, kuru hava ile havalandırılan ofislerde ve bilgisayar başında geçirmek zorundayız. Ortam havasının kuruluğu ve bilgisayar başında saatler geçirmek ciddi göz kuruluklarına yol açabilir. Bu sebeple ekran başında ve ofiste çalışanların düzenli aralar ile göz kontrolü yaptırmaları gereklidir. Bunun yanında açık hava şartlarında çalışanlar için de belli riskler mevcuttur. Küresel ısınma ile birlikte atmosferinde değişmesi açık hava şartlarında çalışanlarında da benzer durumların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Uzun süreli kontak lens kullanıcılarının da göz kuruluğu konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Tıpkı cilt ve saçta olduğu gibi, gözyaşı miktarımız yaşın ilerlemesiyle birlikte azalma görülür. Göz kuruluğu hem erkekleri hem de kadınları her yaşta etkileyebilse de, rahatsızlık kadınlar arasında, özelikler menopozdan sonra daha Yaygın olarak görülmektedir. Göz kuruluğunun tedavisinde kanser ilacı Göz kuruluğu tedavisinde temel amaç göz ıslaklığını temin etmek yani gözyaşını arttırma ya da kaybını azaltmaktır. Öncelikle bulunulan odanın nem oranı arttırılmalı, Güneşli ortamlarda güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Sık aralıklarla kullanılan suni gözyaşları tedavimizin ilk basamağıdır. Fakat bu orta ve az dereceli kuruluklarda yeterli olup daha ileri durumlarda yeterli olmayabilir. Gözyaşı boşalma kanallarına gözyaşı kaybını azaltmak adına geçici olarak tıkaç takılması, aynı bölgenin kalıcı olarak lazer ile kapatılması ve daha da ileri durumlarda ise temel olarak kanser tedavisinde kullanılan ilaçların seyreltilmiş hallerinden oluşan ilaçlarla gözyaşı salgılama sisteminin yeniden düzenlenmesi gibi yöntemler uygulanmaktadır. Kanser ve vücudun savunma mekanizmasının dengesini Bozan otoimmun hastalıklarda kullanılan Siklosporin A’nın sulandırılmasıyla elde edilen ilaç, göz kuruluğunun tedavisinde de kullanılarak ciddi olumlu sonuçlar sağlamıştır. İlaç şu an başarıyla ileri derece göz kuruluklarında ve göz kuruluğu ile giden sistemik hastalıklarda kullanılmaktadır" Kaynak
Teknolojinin gelişmesi, atmosferdeki değişimler ve tabiî ki çalışma şartlarındaki değişikliklerle son 10 yılda göz kuruluğu insanları göz hekimlerine götüren en önemli şikayetlerden biri haline geldi. Gözde yanma, batma, kızarma, kumlanma, göz yorgunluğu, kontakt lens takmada zorluk gibi şikayetler ile ortaya çıkabilen göz kurluğunun ileri aşamalarında göz tahriş olmasına ve ciddi sorunlara neden olabilir. Günümüzde göz kuruluğu çoğu insanda, kronik bir rahatsızlık halini almıştır. Dünyagöz Hastanesi doktorlarından Nursen Şen'e göz kuruluğunun nedenlerini ve tedavisini sorduk. "Gözyaşının temel görevleri; Gözün şeffaf ön yüzeyi olan korneanın sinirlerinin tahriş olmasını engellemek ve gözün net, rahat görüşünü sağlamaktır. Gözün ön tabakasını kaplayarak pürüzsüz hale getiren gözyaşı, gözün oksijen almasını ve beslenmesini sağlar. Yapısında bulunan maddeler sayesinde dışarıdan gelen hastalıklara karşı gözün savunma bariyeri konumundadır ve yabancı maddelerin göze teması durumunda gözü yıkayarak temizlemektedir. Gözyaşının görevlerinden de anlaşılacağı gibi eksikliği gözde uzun vadede ciddi problemlere hatta körlüğe gidebilecek durumlara yol açabilir. Bu sebeple ciddi olarak değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Göz kuruluğu kimlerde görülür Günümüzde maalesef zamanımızın büyük kısmını klimalı, kuru hava ile havalandırılan ofislerde ve bilgisayar başında geçirmek zorundayız. Ortam havasının kuruluğu ve bilgisayar başında saatler geçirmek ciddi göz kuruluklarına yol açabilir. Bu sebeple ekran başında ve ofiste çalışanların düzenli aralar ile göz kontrolü yaptırmaları gereklidir. Bunun yanında açık hava şartlarında çalışanlar için de belli riskler mevcuttur. Küresel ısınma ile birlikte atmosferinde değişmesi açık hava şartlarında çalışanlarında da benzer durumların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Uzun süreli kontakt lens kullanıcılarının da göz kurluğu konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Tıpkı cilt ve saçta olduğu gibi, gözyaşı miktarımız yaşın ilerlemesiyle birlikte azalma görülür. Göz kuruluğu hem erkekleri hem de kadınları her yaşta etkileyebilse de, rahatsızlık kadınlar arasında, özelikler menopozdan sonra daha yaygın olarak görülmektedir. Göz kuruluğunun tedavisinde kanser ilacı Göz kuruluğu tedavisinde temel amaç göz ıslaklığını temin etmek yani gözyaşını arttırma ya da kaybını azaltmaktır. Öncelikle bulunulan odanın nem oranı arttırılmalı, güneşli ortamlarda güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Sık aralıklarla kullanılan suni gözyaşları tedavimizin ilk basamağıdır. Fakat bu orta ve az dereceli kuruluklarda yeterli olup daha ileri durumlarda yeterli olmayabilir. Gözyaşı boşalma kanallarına gözyaşı kaybını azaltmak adına geçici olarak tıkaç takılması, aynı bölgenin kalıcı olarak lazer ile kapatılması ve daha da ileri durumlarda ise temel olarak kanser tedavisinde kullanılan ilaçların seyreltilmiş hallerinden oluşan ilaçlarla gözyaşı salgılama sisteminin yeniden düzenlenmesi gibi yöntemler uygulanmaktadır. Kanser ve vücudun savunma mekanizmasının dengesini bozan otoimmun hastalıklarda kullanılan Siklosporin A'nın sulandırılmasıyla elde edilen ilaç, göz kuruluğunun tedavisinde de kullanılarak ciddi olumlu sonuçlar sağlamıştır. İlaç şu an başarıyla ileri derece göz kuruluklarında ve göz kuruluğu ile giden sistemik hastalıklarda kullanılmaktadır". Sağlık Haberler
Tanımı Klinik Önemi Sebepleri ve Risk Faktörleri Bulguları Testleri ve Tanısı Tedavisi Yavaş ve sabit hızda üretilen gözyaşı gün boyu gözü yıkayarak nemli kalmasını ve rahat çalışmasını sağlar. Bazen gözyaşı yeterli miktarda üretilemez. Bazı durumlarda ise gözyaşının kalitesi bozuktur, gözü nemli tutamaz ve görevini yerine getiremez. Her iki durumda göz kuruluğu ya da oftalmoloji pratiğindeki adıyla kuru göz ortaya çıkar. Düzenli göz kırpma hareketi sayesinde göz yüzeyinde pürüzsüzlük sağlayan gözyaşı film tabakası ince tabaka sadece sudan oluşmaz; içinde yağ ve mukus katmanları ihtiva eder. Yağ ve mukus göz kapağında sağlıklı çalışan salgı bezleri sayesinde üretilir. Göz kapağı kenarı veya iç yüzeyinin enfeksiyonlarında yağ ve mukus salgı bezleri etkileneceğinden sağlıklı göz yaşı film tabakası oluşturulamaz. Bu nedenle göz kapağı temizliği blefarit ve konjunktivit ile buna bağlı gelişebilecek göz kuruluğu ihtimalini azaltması açısından önemlidir. Gözün nemli kalması sağlık açısından gereklidir. Kuru göz tedavi edilmediği takdirde korneada iltihap, enfeksiyon veya skarlaşmaya varan ağır hasar oluşur. Gözün nemli kalması sağlık açısından gereklidir. Kuru göz tedavi edilmediği takdirde korneada iltihap, enfeksiyon veya skarlaşmaya varan ağır hasar oluşur. Kuru göz başka sorunları işaret edebilir. Bu nedenle bu hastaları bazen farklı branştaki doktorların görmesi gerekebilir. Kullanılan ilaç isimleri de dahil olmak üzere doktora aktarılacak tüm bilgiler sebebi ortaya çıkarmakta yardımcı olacaktır. Eğer bir kişi suni gözyaşı damlası kullanmasına rağmen gözündeki kaşıntı ya da tahriş devam ediyorsa göz doktoruna görünmesi gerekir. Gözyaşı üretimimiz yaşlandıkça azalır. Her ne kadar hem kadınlarda hem de erkelerde ortaya çıksa da, kadınlar kuru gözden daha çok etkilenir. Bu durum özellikle menapozdan sonra belirginleşir. Uzun süreli kullanıan bir çok ilaç gözyaşı salgısını azaltarak göz kuruluğuna neden olur. Özellikle uzun süreli idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, antiallerjik, antidepresan veya uyku ilaçı kullanımı göz kuruluğuna yol açar. Göz kuruluğu olan bir hastada eğer ağız kuruluğu ve artrit denen eklem hastalığı da varsa, bu kişide Sjögren hastalığı düşünülmelidir. Bu otoimmün bir hastalıktır ve daha çok orta yaşın üzerindeki bayanlarda görülür. Kuru gözün belirtileri gözde yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, kaşıntı, aralıklı bulanık görme, çapaklanma, kontak lens kullanırken zorlanma ve ışığa bakarken rahatsızlık hissidir. Kuru göz vakalarında beklenenin aksine bazen yaşarma görülür. Bunun sebebi aşırı tahriş sonucu göz yaşı bezlerinde refleks olarak salgı miktarının artması ve bu fazla miktarın göz kapaklarının taşıyabilme kapasitenin üzerine çıkmasıdır. Genel göz muayenesi ile bu hastalığın tanısını konulur. Sebebi ortaya çıkarma için hastadan alınacak bilgiler değerlidir. Kesin tanı için gözyaşı üretimini ölçen testler yapılır. Schirmer testi denilen bir testte, alt gözkapağı iç yüzüne yerleştirilen bir filtre kağıdı ile göz yaşının miktarı ölçülür. Gerektiğinde bir başka yöntem olan göze özel boya floresein veya rose bengal damlatarak göz yüzeyindeki kuruluğun derece tespiti yapılır Kuru gözü tedavi etmenin değişik yöntemleri vardır. Bunlardan en yaygın olanı eksiği duyulan göz yaşını yerine koymaktır. Suni gözyaşı damlaları gözü nemlendirerek şikayetlerin azalmasına ve kapakların rahat hareket etmesine yardımcı olur. Suni gözyaşı damlalarını bazı hafif olgularda günde bir iki defa kullanmak yeterli olabildiği gibi bazı ağır olgularda saat başı damlatmak gerekebilir. Kuru Göz hastaları içindeki koruyucu ve yardımcı maddeler nedeniyle suni göz yaşı damları da dahil olmak üzere göz damlalarına karşı duyarlıdırlar. Bu maddeler gözde tahrişe sebep olur ve rahatsızlık yaratır. O nedenle kuru göz hastası olan kişilerin koruyucu madde içermeyen tek dozluk sine formu göz ilaçlarını kullanmaları daha doğru olacaktır. Hastanın kendi mevcut gözyaşından faydalanma metodu gözleri nemli tutmak için kullanılan bir diğer tedavi seçeneğidir. Gözyaşı, göz yüzeyinde belli bir süre kaldıktan sonra punktum denen kapakların birleştiği bölgeden küçük bir kanal ile burun içine akar. Ağladığımız zaman burnun akmasının sebebi budur. Göz doktorları eğer uygun görürse bu kanalı bir punktal tıkaç ile geçici veya kalıcı olarak kapatabilir. Böylece gözyaşı buruna ve genze akmaz ve göz yüzeyinde daha uzun süre kalır ve gözü daha uzun süre nemli tutar. Göz kuruluğu ile birlikte ağız kuruluğu olan hastalarda pilokarpin içeren tabletlerden fayda görülür. Koruyucu önlemlerin alınması tedavi kadar önemlidir. Göz kuruluğu göz kırpma refleksinin azaldığı, uzun süreli okuma ve bilgisayar ekranına bakma gerektiği durumlarda daha çok ortaya çıkar. Gözyaşı buharlaşmasından korumak için kuru göz hastalarının çok sıcak ve rüzgarlı havalarda dışarı çok çıkmaması, klima ve saç kuruma makinesi gibi hava üfleyen cihazlardan uzak durması, kapatıcı gözlük takması ve mümkünse odalarında buhar sağlayıcıları kullanması tavsiye edilir. Kuru göz hastaları ayrıca gözlerini ovalamaktan kaçınmalıdır. Bu tahrişi artırır.
Günümüz teknolojisindeki gelişmeler sayesinde lazer tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Sübay, görme kusurlarını gideren lazer tedavisinde bilinmesi gereken 5 noktaya dikkat çekti, önemli uyarılarda bulundu. LAZER TEDAVİSİ ÖNCESİ DİKKAT Lazer tedavisi öncesinde kontakt lens kullanımına iki hafta ara verilmesi gerekir. Makyaj kalıntıları işlemi etkileyebileceğinden ameliyat günü kesinlikle makyaj yapılmamalıdır. Lazer akımları kokulardan etkilenebileceğinden ameliyat günü parfüm veya losyon dahi kullanılmamalıdır. İşlem öncesi aç olmanıza gerek yoktur. LAZER İŞLEMİ SONRASI BU YANLIŞLARDAN KAÇININ! Lazer ameliyatından sonra verilen damlalar kullanılmalıdır. Ertesi gün kontrol muayenesi yapılır ve sonrasında hastalar günlük hayatlarına dönebilirler. Herhangi bir ekran veya seyahat kısıtlaması olmamaktadır. Bununla birlikte bazı kurallara dikkat edilmesi gerekir. Gözler ovalanıp kaşınmamalı, ertesi gün göze sabun ve şampuan kaçırmamaya özen gösterilmelidir. Lazer işlemi sonrasında iki hafta süreyle havuz ve denize girilmemeli ve göz makyajı da yapılmamalıdır. LAZER TEDAVİSİ HERKESE UYGULANIR MI? Gözün lazer tedavisi için uygun olup olmadığını anlamak için göz bebeklerini damla ile büyüterek detaylı bir göz muayenesi yapılır. Kornea topografisi çekilerek gözün yapısının lazer için uygun olup olmadığına karar verilir. 18 yaş üzeri, göz numaraları ardışık muayenelerde artış göstermeyen hastalara uygulanabilir. Gebelikte ve doğumdan sonraki ilk altı ay lazer önerilmez. Romatizmal hastalıklar, diyabet, gebeler, keratokonus, glokom, üveit ve ileri derece göz kuruluğu olanlarda uygulanmaz. LAZER İLE KESİN TEDAVİ MÜMKÜN MÜ? 6 numaraya kadar olan astigmatlar, 10 dereceye kadar miyoplar ve 5 dereceye kadar hipermetropların tedavisi mümkün. İlk 3 ay içerisinde düşük olasılıkta da olsa bir miktar numara tekrar oluşabilir, genellikle gözlük kullanmayı gerektirmeyecek numaralar olup daha fazlası olduğunda tekrar lazer yapmak mümkündür. Lazer ameliyatı ileride olabilecek katarakt ameliyatına ise engel değildir. LAZER TEDAVİSİ SIRASINDA VE SONRASINDA AĞRI OLUR MU? Gözü uyuşturması için lokal anestezi özelliğine sahip göz damlaları işlem öncesi damlatılır ve bu nedenle işlem sırasında herhangi bir ağrı hissedilmez. İşlem sonrasında yaklaşık 5-6 saat kadar batma yanma hissi olabilir. İşlem ortalama 10-15 dakika sürer. Fakat operasyon öncesi hazırlıklar ve işlem göz önünde bulundurularak ortalama 2 saat hastanede geçebilmektedir. İnatçı kilolar o hastalığın habercisi olabilir! Halsizlik, uykusuzluk gibi belirtileri göz ardı etmeyin Uykusuzluk, verilmeyen inatçı kilolar, halsizlik gibi belirtilere dikkat! Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Türkan Mete, yağ dokusu artarken kol ve bacakların zayıflaması ile boyun ve ense bölgesinde yağ dokusunda artış görülmesinin cushing sendromunun başlıca belirtilerinden olduğunu söyledi. Peki, cushing sendromu neden olur, tedavisi var mı? Bruce Willis’den sonra gözler afazi hastalığında… Hastası afaziyi anlattı Konuşmamdan dolayı beni sarhoş zannediyorlar Geçtiğimiz günlerde ünlü Amerikalı aktör Bruce Willis’in afazi hastalığına yakalandığı ve bu yüzden aktörlüğü bıraktığı açıklanmıştı. Bu açıklama sonrasında gözler afazi hastalığına çevrildi.
Ülkemizde her yüz kişiden 1’ini etkisi altına alan romatoid artrit genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri tutsa da diz, omuz ve kalça gibi büyük eklemler de sıklıkla hastalık tablosuna ekleniyor. Kronik bir hastalık olan romatoid artrit tedavi edilmediğinde eklemlerde şekil ve fonksiyon kaybı gelişebiliyor. Uzun süre tedavisiz kalan hastalar eklemlerde oluşan kalıcı hasarlar nedeniyle günlük işlerini dahi yapmalarını önleyebilecek şiddetle gelişebilen ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi ciddi sorunlarla baş etmek zorunda kalabiliyor. Bu nedenle erken dönemde tanı konulması ve uygun tedavisi romatoid artrit hastalığında son derece önem taşıyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine, günümüzde yaşanan tıbbi gelişmeler sayesinde erken tanı ile tedavi uygulandığında oldukça başarılı sonuçlar elde ediliyor ve hastalık kontrol altına alınabiliyor. Ancak toplumda romatoid artrit hakkında doğru bilinen bazı hatalı bilgiler var ki tedaviden etkin sonuç alınmasını önleyebiliyor. Romatoid artrit sadece ileri yaşta görülür. YANLIŞ! DOĞRUSU Toplumdaki yaygın inanışın aksine, romatoid artrit sadece ileri yaşta görülmüyor. En sık 30-50 yaş aralığında gelişmekle birlikte çocukluk dönemi de dahil olmak üzere her yaş grubunu etkileyebiliyor. Eklemlerde mutlaka şekil bozukluğu gelişir. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoloji Uzmanı Dr. Esra Dilşat Bayrak, tedaviye erken başlandığında ve hastanın tedavisini düzenli alması durumunda romatoid artrit hastalığında eklemlerde şekil ve fonksiyon kaybı görülmediğini belirterek, “Ancak özellikle tedavisi gecikmiş hastalarda kalıcı şekil ve fonksiyon kayıpları oluşabiliyor” diyor. Romatoid artrit kalıtsaldır. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artritte bazı genetik değişimler hastalığa yatkınlık oluşturuyor. Ancak aile içinde hastalık görülme oranı artsa da, romatoid artrit hastadan çocuğuna doğrudan geçmiyor. Özel diyetler ve takviyelerle düzelir. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artrit sadece bazı özel diyetlerle düzelen bir hastalık değil. Ancak tedavilerin yanında hastaların klinik durumu ve ek hastalıkları göz önüne alınarak diyette yapılan bazı düzenlemeler ve takviyeler semptomların hafiflemesinde fayda sağlıyor. Sadece ilaç kullanmak yeterlidir. YANLIŞ! DOĞRUSU “Romatoid artritte tanı konulduğu anda medikal tedavi başlanmalıdır” uyarısında bulunan Dr. Esra Dilşat Bayrak, “İlaç tedavisinin yanı sıra hastalığı tetikleyecek ve tedaviyi olumsuz etkileyecek faktörlere de dikkat edilmelidir. Sigara mutlaka bırakılmalı, uygun diyet ve egzersize başlanmalıdır.” diyor. Covid aşısı romatoid artriti kötüleştirir. YANLIŞ! DOĞRUSU Yapılan çalışmalarda; covid aşılarının romatizmal hastalıkları kötüleştirmediği gösterilmiş. Üstelik riskli hasta grubunda yer aldıkları için hastaların aşılamalarını düzenli olarak yaptırmaları çok önemli. Aşılama süresince romatizma ilaçlarının kullanımıyla ilgili de mutlaka doktorlarıyla görüşmeleri gerekiyor. Romatoid artrite kaplıca tedavisi iyi gelir. YANLIŞ! DOĞRUSU Sanılanın aksine, romatoid artrit gibi iltihaplı eklem hastalıklarında kaplıca ve sıcak uygulamalar önerilmiyor. Bunun nedeni ise sıcak uygulamaların eklemdeki ödem ve iltihabı artırarak hastalığın alevlenmesine neden olması. Osteoartrit, yani kireçlenme hastaları ise bu tedavilerden fayda görebiliyorlar. Romatoid artrit sadece eklemleri etkiler. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artrit en sık el ile ayağın eklemlerinde ağrı ve şişlikle başlasa da, bu sorunların yanında göz özellikle göz kuruluğu, akciğer akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğer yapısında bozulma, kalp damar hastalıkları, kan sayımı bozuklukları, cilt döküntüsü ve böbrek tutulumu gibi birçok sistemik bulgu da görülebiliyor. Egzersiz yapmak hastalığı kötü etkiler. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artrit hastalığında özellikle aerobik ve direnç egzersizleri yapılması ağrıyı azaltıyor ve eklem fonksiyonunun korunmasında fayda sağlıyor. Romatoloji Uzmanı Dr. Esra Dilşat Bayrak, düzenli yapılan sporun ayrıca uzun dönemde gelişebilecek olan eklem kısıtlanmalarını da önlediğine işaret ederek, “Bu nedenle hastalar, eklem tutulum bölgeleri ve ek hastalıkları da göz önüne alınarak doktorlarının önereceği şekilde egzersiz yapmalıdırlar” diyor. Romatoid artritin tedavisi yoktur. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artrit tedavisinde çok uzun yıllardır hastalığı durduran ilaçlar kullanılıyor ve çok başarılı sonuçlar elde ediliyor. İlk basamak tedaviye yeterli yanıt alınamadığı durumlarda ise daha yeni teknolojiye sahip biyolojik tedavilere geçildiğini vurgulayan Dr. Esra Dilşat Bayrak, günümüzde hem hafif hem ağır hastalık grubu için çok çeşitli tedavi seçenekleri bulunduğuna dikkat çekiyor. Tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri çoktur ve risklidir. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoloji Uzmanı Dr. Esra Dilşat Bayrak, “Romatoid artrit tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar yıllardır tecrübe ettiğimiz, güvenlik çalışmaları yapılmış olan ilaçlardır” diyerek, şöyle devam ediyor, “Ancak tabi ki her ilaçta olduğu gibi yan etkilerin izlenmesi gerekiyor. Hastalar ilaçlara başladıktan sonra önce 1. ay daha sonra da 3 ayda bir kan kontrolleri ve muayene ile kontrol ediliyorlar. Uzun süredir ilaç kullanan ve yan etki görülmeyen hastalarda bu süreler daha da uzatılıyor.” Kendinizi iyi hissediyorsanız ilaçları kesebilirsiniz. YANLIŞ! DOĞRUSU Romatoid artrit kronik bir hastalık olduğu için tamamen iyileşmek mümkün olmuyor. İlaçlara başlandıktan bir süre sonra şikayetler düzeliyor, ancak bu durum ilaç tedavisi sayesinde gerçekleşiyor. İlacı kesen hastalarda kısa bir süre sonra semptomlar şiddetli bir şekilde geri dönüyor. Tedavinin devamında hastalık iyi seyrediyorsa ilaç dozları ve sayısı azaltılabiliyor, ancak birçok durumda tamamen ilaç kesme önerilmiyor. romatizma romatoid artrit sağlık
göz kuruluğu tedavisinde son gelişmeler